29 Haziran 2012 Cuma

Rüzgar

Değişim
Değiştim
Değişmekteyim
Ne çok hareket
Hiç mi durmaz insan?
Yorulmaz mı?
Durduramadı mı kimse kalbimi?
Düşüncelerimi?
Rüzgar estikçe esti
Kimi zaman sert
Kimi zaman yumuşak
Aldı götürdü pek çok şeyi
Çaktırmadan..
Kalanlarsa
Bir tek kendim
Ruhum, kalbim, bedenim.
Es rüzgar es!
Ve dur
O geldiğinde.
Uçacaksa
Bi tek uçurtmalar uçsun
Renkli renkli
Ve aşk
Gökyüzünde
Ruhumda, kalbimde, bedenimde!

27 Haziran 2012 Çarşamba

İç Dünya

evet
korktum.

sanki
geçmiş
süpürmüş almış
her şeyi;
güvenebilmeyi..
sevebilmeyi..
bi tek
o kargaşada
"her şeye rağmen
gülebilmek"
kalmış.
o da saklanmış
midye kabuğu gibi
dönmüş durmuş
kabuk bağlamış
oysa
yumuşacık kalbi..
ve o kalp
kırık..
onarılmayı bile
bekleyemeyecek kadar
umut yok çünkü
hep bi pürüz
hep bi tortu aklında..
ve aslında
sevilse biraz
tamir olacak gibi.
olasılıksa olay
en kötü:
sevgi yok!
peki
o halde koparmadan
birleşen parçaları
yolculuğa devam
güneşli ülkelere
denize
yeşile
kendime
gelecektekine.
şimdi dinlence
yolculuk öncesi
hayal kurup
gelecektekinin
sen olduğunu
dilemeye.

21 Haziran 2012 Perşembe

Kale

kırılgandı küçük kız
dokunulmasındı ona
canı acımasındı
sevgiydi besini
şevkatti suyu
değişmiyordu huyu
beklediği hep buydu
güneşli, güzel bir sabahta
otururken parktaki bankta
rüzgar tenini  sevip geçerken
takıldı gözü kumdan kaleye
kimbilir
hangi minik dünyanın ürünüydü?
korumak için mi yapılmıştı
küçük kızları?
yoksa öylesinelerin sonucu muydu?
gözlerini ayırmadı küçük kız
baktıkça iyi hissetti
dalıp gitmişken
güvenli hayaller alemine
yıktı kaleyi
büyük kara kötülük bulutu
şimşekler çaktı birden
yağmur yağdı gözlerden
titredi bedeni
korktu yüreği
sonra aniden
korkma dercesine
pembe elbisesinin üstüne kızın
bordo bir yaprak düştü
uzaklardan gelen
belki de
hiçbir şeyden korkmayan
bir ağaçtan düşen.
değişti biçimi dudaklarının
dindi yağmur
sakinleşti soluğu
bir tek su birikintileri kalmıştı şimdi
biraz toprak kokusu belki
ve yaprak...
aldı, özenle temizledi
güvenli sığınağıydı
o artık şimdi
sakladı en derinine
mutluluğa içindeki.

19 Haziran 2012 Salı

zihnimde aşk

beyin ürpertisi
duyguların esintisi
beden de neymiş?
delip geçer 
düşünceleri.
var mı böylesi?
yoksa
sadece hayallerde mi?
bedenler mi sadece
dokunulması gerekenler?
basit aşk sözcükleri mi
söylenenler?
her insan
izler taşır
hayata dair
dokunabilirsen 
doğru anda
baştan çıkar zihinler
saçılır havaya aşk!
işte o an
zihin de beden de 
dokunabilene ait.



7 Haziran 2012 Perşembe

Hayal? Gerçek?


erkek kadını hayal etti
rüyalarının meleğini düşledi
ve geldi kadın
mutluluk verdi
müzik...
ahenkli bir dans...
kavuşan bedenler
havalara uçtular beraber.
karışan kokular
ruhları coştu.
sonra dans bitti
kadın kanatlandı aşktan
aşk; kadını, kadınını var etti!
erkekse korktu hayalinden
o kadar güzeldi ki
korkutucu derecede güzel, derin, yoğun.
büyüleyici...
kaçmakta buldu çözümü
kadınsa artık canlı ve gerçekti
aşkı da öyle...
onun için acılardan kaçmak
mümkün değildi şimdi.
yavaşça yere çöktü
bir damla yaş yanağından süzüldü
hayal neydi?
ya gerçek?

6 Haziran 2012 Çarşamba

Sel

soğuk!
buz gibiydi
erimiyordu kalbi
bir ara
şarap damlaları saçıldı
pembeleştiren tenini
yavaş yavaş
ilerliyordu dalgalar
hissetmek hoştu
tek istediği
hayallerde olmakken
düştü ta en tepeden
anlayınca geleceği.
kırıldı olmayan kanatları
kuğu boynu büküldü
maviler taştı
felaket başlamıştı
o mutsuzken
tüm evren taşıyordu sanki
belki de yaz küsmüştü
oysa çıksaydı güneş
ısıtsaydı
ruhunu değil belki...
elbet bir gün sevilecek
işte bu yüzden
yaşaması gerek
ve çıkmalı güneş!

Geçiş

bir kadının mutsuzlukları!
derinden
damlacıklarla dolu
ne kadar yapmacıksız
gözleri donuk
ışıltı yok
tırtıllar kelebek olmuş
uçamadan ömürlerini bitirmişler
ne saf, ne içtendi oysa gülüşler
sonun başlangıcı olsa bu düşünceler..
derken!
bir kadının mutlulukları!
yine derin, yine içten
ışık dolu, aşk dolu
kelebekler midesinde şimdi
karıncalanıyor kalpler
gülümsüyor yüzü
unutmuş çoktan güzü..

Kadın... Erkek...

Şarap kadındı
Erkekse kadeh
Şeklini aldı şarap kadehin
Dans gibi, tango gibi
Tutkulu...
Tuttu ve kendine çekti
Şeklini verdi...
Mutlu oldu şarap
Kırmızısında boğdu kadehi
Gözlerini kör etti...
Yudum yudum içilirken
Şarap bitti...
Ve yalnız kaldı kadeh...

5 Haziran 2012 Salı

Belkiler

Bitti.
Tükettik.
Aslında
Tüketmeden durdurduk hisleri
Kalsın diye belki de en güzel yerinde
Sen aynı
Ben değişik
Duramıyorum
Durduramıyorum yüreğimi
Hep ilerliyor
Hep hayaller kuruyor
Mutlulukla dolu
Ama olmuyor
Ne zaman içine almak istesem seni
Sığmıyor aşkın
Belki büyük diye
Belki de hiç var olmamış diye..
Bilmiyorum
Hesaplaşmam belki de kendimle
Arzular
Hedefler
Belirsizlikse beni deli eden
Neden ki neden?
Üzüldü kalplerimiz
Anlamadık birbirimizi
Haklı yoktu
Haksız yoktu
Yüreği boşlukta
Sessiz
Şaşkın
Kayıp giden vardı
Ve kaybeden..
Üç elma artık kimin için düşsündü?